TTB Seçimi Tutum Belgesi: 14 Mayıs’ta Toplumsal Sağlık İçin ‘Değişim’ Vurgusu!
Türk Tabipleri Birliği (TTB), 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimlerine ilişkin tutum belgesini açıkladı. AKP Hükümeti’nin 21 yıllık iktidarı döneminde sağlık alanında yürütülen çalışmalara ilişkin değerlendirme yapan TTB Merkez Yürütme Kurulu, sağlığa verilen zararın ortadan kaldırılması için 21 talebini kamuoyuna açıkladı.
TTB Merkez’de düzenlenen basın toplantısında TTB Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, kendi tabiriyle; Toplum ve Doktorlar Dergisi’nin son iki sayısında “AKP ile 20 Yılın Bilançosunu” hazırlayan emekçilere teşekkür ederek başladı. Korur Fincancı, bugün sağlık sisteminde yaşanan yıkımın nedeninin AKP’de vücut bulan ancak yarım asır öncesine dayanan neoliberal politikalar olduğunu söyledi; Koruyucu sağlık hizmetlerinin hiçe sayılmasından özelleştirmelere, şehir hastanelerinden sağlıkta şiddete, rant uygulamalarından mezhep-cemaat örgütlenmelerine kadar yıkım örneklerini sıraladı. COVID-19 pandemisi ve 6-20 Şubat sarsıntılarının sağlık sistemindeki tahribatının ağır sonuçlarıyla da karşı karşıya kaldığını hatırlatan Korur Fincancı, “Bu seçim; Özgürlüklerin, demokrasinin, barışın ve haklarımızın yeniden tanınacağı koşulların sağlanıp sağlanmayacağı seçimidir. Bizi insanlıktan çıkaran, düşmanlaştıran, ayrıştıran, yoksullaştıran yaklaşımı ortadan kaldırmak hepimizin görevidir. Tüm canlıların haklarının korunacağı bir Türkiye için bir araya geleceğiz, birlikte değiştireceğiz” dedi.
Manipülasyona Karşı Tedbir ve Endişe Uyarısı
Seçim Güvenliği Platformu TTB Temsilcisi Dr. Deniz Erdoğdu; Demokrasilerde seçimlere güvenilmesi gerektiğini ancak Türkiye’de seçim sisteminin işleyişi, YSK’nın atama ve kararları, seçim maddelerinin değişmesi gibi nedenlerle güvensizliğin doruğa ulaştığını belirtti. Temmuz 2020’de emek-meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve sivil inisiyatiflerin öne çıkarak Seçim Güvenliği Platformu’nu kurduklarını kaydeden Erdoğdu, yürüttükleri bilgilendirme faaliyetlerini aktardı. İktidar temsilcilerinin seçimi “sivil darbe girişimi” olarak nitelendirmesine ve seçim güvenliğini baltalamaya yönelik girişimlerine tepki gösteren Erdoğdu, kamuoyunu her türlü manipülasyona ve kaygı ortamına karşı uyararak, seçime karşı ayağa kalkmaya çağırdı. onların hakları.
TTB Seçmen Tutum Belgesi
TTB Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut ve TTB Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Karer Yurtdaş’ın okuduğu seçim duruş belgesi şöyle:
- Türkiye bir yol ayrımında. Ya kararan bir çıkmaz sokakta kalacağız ya da demokrasi umutlarını canlı tutacak bir seçim yapacağız.
- Elbette tek bir kararla her şey değişmeyecek ama demokraside azmin zaferi küçük bir değişiklik olmayacak.
- Mevcut iktidarın 21 yılda yarattığı tahribat ve hayatın her alanında yaşadığımız krizler o kadar derin ki, iktidarın kendi seçim programı bile bu 21 yıllık uygulamaların aksi istikamette ilerleyeceğini vurguluyor. Aksini iddia edenler olsa da hemen hemen herkes durumun vehametinin farkında.
- Yıllar geçtikçe popülist iktidar, devlet savunmasında “özgür” girişimciler ve vergiden muaf işverenlerle iş birliği yaparak, kısa sürede geleceğe yatırım yapmak yerine, oy kaynağı olarak gördüğü mega projelerle kamu kaynaklarını tüketti. bolluk Bugün şehirlerin dışında inşa ettikleri “şehir/şirket” hastaneleri depremlerle yıkılmış, kalanların alçıları dökülmüş, boş koridorlarında ne doktor randevusu, ne ilaç ne aşı eczanelerde bulunamıyor. . Yirmi yılın sonunda bize kalan büyük bir yıkım.
- AKP’nin mimarı olduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın ardından küçülen sağlık ekibiyle bölgeden poliklinik odalarına çekilen, nüfus ve bölge yerine listelere göre düzenlenen birinci basamak sağlık hizmetleri tamamen çatısı altında çöktü. pandeminin yükü ve ardından deprem.
- Depremin ardından birçok kamu hastanesi kullanılamaz hale geldi. Aylardır depremzedelere su ve barınak sağlanamıyor.
- Günümüz Türkiye’sinde toplum, devletin gözünde bir “tehlike” olarak görülmektedir. Sosyal kesimlerin hiçbirinin en ufak sözüne yer yok. Bu sesleri susturmak için kolluk kuvvetlerine sınırsız imkanlar sağlanmaktadır. Meslek kuruluşları, sendikalar ve sivil toplum siyasi karar sistemlerinin tamamen dışında tutulmakta ve tasfiye edilmeleri için fırsat aranmaktadır.
- Bu gidişatı değiştirmek bizim elimizde. Hekimlerin örgütlü gücü olan bizler, mesleğimizin ve meslek örgütlenmesinin tarihsel geçmişine güveniyoruz. “İşimiz Sözümüz” sloganıyla meydanlarda, sokaklarda, grevlerde her gün şiddete maruz kalan, umudunu yitiren meslektaşlarımızın sesi olduğumuz gibi, bugün de toplum sağlığımız için göreve hazırız.
- 20 yıldır emeğimizi tanımayanlara, sözümüzü yok sayanlara, bizi susturmaya çalışanlara karşı “İşimiz Sözümüz Bizim” demenin zamanı geldi.
- Demokrasi, barış ve özgürlük için oy kullanma zamanı, oyumuza sahip çıkma zamanı!
- Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün beyazını, kişilik haklarımızı ve insanların sağlık hakkını koruruz.
TTB’nin AKP İktidarının Her 21 Yılı İçin 21 Talep Açıklaması şöyle:
- Halk sağlığına yönelik politikaların başarısı, sağlık çalışanlarının sağlık, özlük ve ekonomik haklarının güvence altına alınmasıyla sağlanabilir.
- Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamları sağlanmalıdır.
- Hekim/sağlık çalışanı sigortasız çalışmaya mahkûm edilmemeli, garantili çalışma esas alınmalıdır.
- İş garantisinin yanı sıra gelir garantisi de olmalı ve emekli maaşına yansıyan tek fiyat, her ay belli olmayacak performans/teşvik ödemelerinin gelirin değerli bir kısmını oluşturması esasına dayanmamalıdır.
- Mesleki bağımsızlığı koruyacak liyakat esaslı atamalar yapılmalıdır.
- Mesleki bağımsızlığı koruyacak, niceliksel baskıya maruz kalmayan ve kaliteyi esas alan bir halk sağlığı sistemi bir zorunluluktur.
- Bir halk sağlığı hizmeti için sağlığa ayrılan tüm kaynaklar, halk sağlığı hizmetlerinin finansmanında kullanılmalıdır.
- Özel hastane işverenlerine her ne isim altında olursa olsun kaynak aktarımına son verilmesi ve halk sağlığı sisteminin tüm toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeye çıkarılması amaçlanmalıdır.
- Birinci basamak sağlık hizmetlerini ayrıştıran düzenlemeler terk edilmeli, kamu binalarında sağlık hizmetlerinin tam bir kamu çalışanı grubu tarafından yürütülmesini sağlayacak toplum temelli ve bölge/nüfus temelli birinci basamak sağlık kuruluşları kurulmalıdır.
- Hekimler için 7.200 ek gösterge, tüm sağlık çalışanları için en az 3.600 ek gösterge ve pandemi döneminde çalışılan her yıl için 120 gün yıpranma ve fiili hizmet süresinde artış sağlanmalıdır.
- Haftalık çalışma süreleri yeniden düzenlenmeli ve azaltılmalıdır.
- Sağlığa yönelik kışkırtılmış talep yaratan ve hastayı tüketici/müşteri olarak gören politikalara son verilmelidir.
- Hastalara yeterli zaman ayıracak düzenlemelerle kaliteyi ön planda tutan çalışma koşulları sağlanmalıdır.
- Sınavların 5 dakikada bir dayatılmasından vazgeçilmeli, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler durdurulmalıdır.
- Sağlıkta şiddetin önlenmesi için etkin adımlar atılmalı ve Türk Tabipleri Birliği’nin hazırladığı kanun tasarısı değiştirilmeden kabul edilmelidir.
- Başta COVID-19 olmak üzere meslek hastalıklarına karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılmalıdır.
- Özel bölümde ciro baskısı ve şirket kurma zorlaması kaldırılmalı, garantili, sendikalı çalışma koşulları oluşturulmalıdır.
- İşyeri hekimlerinin eğitimi, çalışma saatleri, atanması ve ücretlendirilmesi konusunda tabip odalarına yetki verilmelidir.
- Asistan hekimler nitelikli eğitim almalı, eğitim dışı angarya işlerde çalıştırılmamalıdır, çünkü sağlık hizmetlerinin sunumunda temel unsurlar olarak görülmektedirler.
- OHAL KHK’ları ile hukuka aykırı olarak ihraç edilen tüm hekimler/kamu çalışanları derhal göreve gönderilmelidir.
- Emekli olan tüm hekimlerin mesleki saygınlıklarına uygun olarak ekonomik ve sosyal olarak yaşamlarını sürdürebilecekleri ilkeler oluşturulmalıdır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)